20 Ocak 2008 Pazar

Yıl 2008 ve cezaevlerinde hala gazeteciler var!




Dünyanın en zor mesleklerinden biridir gazetecilik. Gazeteciliğin asli görevinin eleştirmek olduğunu unutmayanlar ve özellikle de “iliştirilmemişler” için… Dünyanın birçok ülkesinde sansürün, yakılmanın, toplatmanın, engellemenin, susturulmanın ve karartılmanın tehdidi altında çalışır gazete, dergi, radyo ve televizyonlar. Bu iş, çoğu zaman toplum ve gazetecilerin kaderleri de örtüşür. Ne zaman halka yönelik baskılar koyulaşır, gazetecilere de dört duvar arasına girmek düşer. Çünkü bazen ifade özgürlüğünü kullanmak, yönetenlerin şimşeklerini üzerine çekmeye eşdeğerdir. Yeni düşünce suçu ve suçlularının doğduğu bu noktada artık kâğıt, kalem, kayıt cihazı, fotoğraf makinesi de birer suç ortağıdır. Gazeteciler işte bu “hassas” konulara değindikçe davalar açılır, demir parmaklıkların ardı görünür…


(Tutuklu gazetecilerin duruşmasına katılmak isteyenler, Beşiktaş'ta polis tarafından dövülmüştü...)

Şu an cezaevlerinde 22 basın mensubu tutuluyor. Bunlardan birçoğu 7 ay önce yaşanan operasyonların ardından hapishanelere dolduruldu. Neyle suçlandıklarını ve neden tutuklandıklarını bilmeden özgürlükleri ellerinden alındı. Kısaca alternatif medya düşünü sürdüren sosyalist kalemler, bir şekilde susturulmaya çalışıldı. Ezilenlerin olmadığı bir dünyanın özlemini kâğıda dökmekti belki de tek suçları… Gazete bürolarından, sokaktan, meydanlardan, kültür merkezlerinden, evlerden ve her şeyden önemlisi yanı başımızdan teker teker ve gruplar halinde alındılar.

Artık bu ayıba ortak olmayalım. İlk duruşmalarında meslektaşlarımızı yalnız bırakmayalım. Kim ne derse desin, bu ülkenin muhalifleri için silkelenmek ve ellerini taşın altına koymak zamanı çoktan gelmiştir. Unutmayalım. Belli başlı isimler ve ünlü yazarlar nedeniyle bir tek 301’e odaklanmak, TMY’nin getirdiği baskılara davetiye çıkarmaktır. TMY yeni kurbanlar bulmasın ve sosyalist basın önündeki engeller kaldırılsın diyen ortak bir sese omuz verelim. Bu nedenle, 13 Nisan 2007 günü dayanışmayı hayata geçirmek üzere bir araya gelelim ve hep birlikte adliyenin yolunu tutalım.

ALPER TURGUT

Bu yazı Atılım Gazetesi'nde yayımlandı...

Hiç yorum yok: