11 Haziran 2008 Çarşamba

Karaelmas’ın Gözyaşları…



Aykut Küçükkaya

Dün gibi aklımda…

Kentimizin Mecburiyet Caddesi’nden koşar adımlarla Fener Mahallesi’ndeki stada doğru gittiğim günler.
Küçükken tanımadığım bir abinin kardeşi oluverirdik. Turnikeleri geçince, abi-kardeşlik biter ben doğru taş tribünlere doğru koşar, o tarihi pankartın asıldığı tribünde yerimi alırdım:
“Vardır senin renginde şehit madenci kanı; Başarılı ol ki sürsün yıllarca madencinin şerefi şânı…”

Tel tribünlere asılan bu pankart yerin yüzlerce metre altında “Karaelmas”a kazma sallayan babamın alınterini anımsatır, kırmızı-lacivert formayı göğsündeki çekiç-tokmaklı armadayla giyen Zonguldakspor’lu futbolcuları bir başka severdim…Bu sevginin temeli çok eskilere dayanıyordu. Babamın doğduğu tarihe… Taaa 1945 yılına…



Madencinin yeryüzüne çıkardığı “Karaelmas” yani “Kömürspor” kentin takımının ilk adıdır. Tam 21 yıl sonra 1966′da bugünkü adını alır: Zonguldakspor!..


1973′te doğduğumda İkinci Lig’de şampiyonun adıdır artık Karaelmas!..


Maden işçisinin feneri yeraltında zifiri karanlığı aydınlatırken; Zonguldaksporlu futbolcular da maden işçisinden her ay kesilen paralarla yeşil sahaları bir yıldız gibi aydınlatmaktadır…
Hele hele 1979-1982 yılları arasında yeşil sahalarda fırtına gibi eser Zonguldakspor…O yıllar sezonu üçüncü ve dördüncü tamamlayan Karaelmas, bazı haftalar lig sıralamasında birinci sıradaki takımın adıdır…


Tam 14 yıl aralıksız şimdinin Süper Lig’i o dönemin Birinci Ligi’nde mücadele etti Zonguldakspor…


12 Eylül 1980 cuntasının ardından 1983′te iktidara yerleşen Turgut Özal, yavaş yavaş madenciye darbe indirdi. Madenciye indirilen darbe “İşçi Milli Takımı” Karaelmas’a da darbe demekti!..


İlk kurulduğunda maden işçilerinin zorunlu üye yapıldığı kulübe; kömür işletmelerinde imzalanan toplu iş sözleşmesine konan özel bir hükümle “yasal spor kesintisi” aktarılıyordu. Türkiye Taşkömürleri Kurumu eski adıyla EKİ, futbolcuların ve teknik yönetimin maaşlarını ödüyor, futbolcuların ulaşım giderleri bile işletme tarafından karşılanıyordu. Maden işçisinin sayısının 50 bine yaklaştığı 1960′lar ve 70′li yıllarda Zonguldakspor Türkiye’nin “zengin” kulüplerden biriydi…


Madencinin alınteriyle özdeşleşen bu takım diğer Anadolu takımlarından ayrıcalıklıydı!..


Ta ki 1980′li yıllara kadar!..


1970′lerde öğlen yemeğini işçi yemekhanesinde yiyen futbolculara, 12 Eylül rejiminin toplusözleşmeleri dondurmasıyla madencinin maddi desteği yavaş yavaş tıkandı.1979-1980 sezonunu üçüncü tamamlayan takımın gücü; emekçisinin gücü gibi ortadan kayboluyordu…
Ve takım 1987-1988 yılında ilk önce İkinci Lig’e, sonra üçüncü lige düştü…


Her ne kadar 1990′lı yılların başında Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Şemsi Denizer başkanlığında Kırmızı-Lacivertliler İkinci Lig’e yükselip Birinci Lig’i kılpayı kaçırsalar da, Şemsi Denizer’e düzenlenen suikastte silahtan çıkan kurşunlardan biri de Şehir Stadyumu’na düşüyordu…


Eskiden 40-50 binlerle ifade edilen maden işçisi sayısı şimdilerde 9 binli rakamlarla açıklanırken; yürek burkan öyküye geçtiğimiz ay ajanslara düşen bir haber son noktayı koydu:
“İşçi milli takımı olarak adlandırılan Zonguldakspor, son yıllarda yaşadığı kötü gidişi amatör kümeye düşerek noktaladı…”


Evet…


Zonguldakspor’un öyküsü, tarihi, Karaelmas’ın da hazin öyküsüdür bence…


Ve aynı zamanda Türkiye işçi sınıfının tarihine tutulacak bir madenci feneridir, Zonguldakspor’un hikâyesi.


Bu hazin öykü içinde onlarca anıyı barındırıyor…İçimizde bir burukluk, geçmişe duyulan özlem…




Peki ya şimdi ne yapmalı?


Her ne kadar kozmopolit bir nüfus yapısına sahip olsa da kentlilik bilinciyle Zonguldaklı ilk önce Zonguldak’ı Zonguldak yapan maden işçisine sahip çıkmalı. Sonra işçisiyle bütünleşmiş kentinin takımına.


Sahi!..Madencinin feneri yerin yüzlerce metre altında hala ışık saçıyor mu!..
berezilya.com'dan alınmıştır...

Hiç yorum yok: