8 Aralık 2008 Pazartesi

“Genelkurmay Turları’nda Habercilik Yapamayacağınızı Bilirsiniz”



BİA Haber Merkezi - Ankara-istanbul

9 Aralık 2008, Salı

Gazeteciler Alper Turgut ve Ertuğrul Mavioğlu, medya temsilcilerine bayram öncesi basın turu düzenleyen Genelkurmay Başkanlığı’nın da gazeteciler için bir haber kaynağı olduğunu düşünüyorlar; ancak ekliyorlar: “Etkinliğe katılan haberci oto-sansür uygulayacağını zaten biliyor.”

Genelkurmay Başkanlığı’nın terörle mücadele kapsamında görev yapan bazı birliklere bayram öncesi basın turu düzenlemesini bianet’e değerlendiren Radikal gazetesinden Ertuğrul Mavioğlu, sorunun iki aşamada ortaya çıktığını söylüyor.

Mavioğlu: Genelkurmay da haber kaynağı ama..

Mavioğlu, ilk olarak Genelkurmayın medya kuruluşları arasında “kendine özgü ve ayırımcı bir akreditasyon sistemi” empoze etmesinde yaşandığını kaydediyor, diğer sorununsa davetli habercilerin etkinlikte peşinen sorularını neyle sınırlı tutacaklarını çok iyi biliyor olmasından doğduğunu ve özgür habercilikten söz edilemeyeceğini ifade ediyor: “Yoksa Genelkurmay da her haber kaynağı gibi gazeteci bilgi demektir.”

Turgut: Tek sesliliğe iman edersiniz

Diğer gazeteci, Cumhuriyet gazetesi muhabiri Alper Turgut da, koşulları iliştirilmiş gazeteciliğe (embedded) benzeterek ve “bavul tipi gazetecilik” olarak nitelendirerek sorunun haberciliğin sınırlandırılmasından görüyor:

"Bu koşullarda kısıtlı hareket olanağı sağlar ve sınırlı haber yapabilir. Tek sesliliğe iman edebilirsiniz. Basın özgürlüğünü rafa kaldırmamak adına, bize düşen alternatif planlar geliştirerek iliştirilmemiş gazeteciler olarak Güneydoğu Anadolu’ya kendi olanak ve imkânlarımızla haber turu düzenleyebiliriz. Ateş yağmuru altında beyaz bayrağını sallarken 1992 yılında Cizre’de katledilen meslektaşımız İzzet Kezer’in anısına saygısızlık da etmemiş oluruz.”

“Spor, sinema, magazin ve dahası... Her alanda fikir ve ifade özgürlüğü acımasız bir kuşatma altındayken, haberin ta kendisi güvenlik ve sansür çemberine alınmışken günümüz gazeteciliğin bağımsızlığından dem vurmak haliyle safdillik olur.” (EÖ)



BİANET’e yolladığım yazının tam hali ise aşağıdaki gibidir;

Bugün tüm dünyada, militarizme koşulsuz hizmet eden meslektaşlarımıza atfen “Embedded” diye söylenegelen ve bizdeki karşılığı –kaldı ki çok yerinde bir ifadeyle- iliştirilmiş gazeteciliğe tekabül eden kopkoyu bir gerçeklik var. Deyim yerindeyse bu bavul tipi gazetecilik, Irak, Afganistan işgalleri örneğinde olduğu üzere savaş koşullarında da karşımıza çıkıyor, büyük kapitalist şirketlerin çıkarları uğruna yanlarından ayırmadıkları ekonomi muhabirliğinde de...
Spor, sinema, magazin ve dahası... Her alanda fikir ve ifade özgürlüğü acımasız bir kuşatma altındayken, haberin ta kendisi güvenlik ve sansür çemberine alınmışken günümüz gazeteciliğin bağımsızlığından dem vurmak haliyle safdillik olur.

Genelkurmay Başkanlığı, arife günü ve bayramda gazetecileri Güneydoğu'ya götürecek, bölgede alınan güvenlik önlemlerinin yakından görülmesine ön ayak olacakmış. Ve hatta zaman zaman hayata geçirilen bu bildik basın gezilerinin sonuncusunda, Şırnak'ta canlı yayın yapılmasına da izin verilecekmiş. İnanın, insanın içinden lütfettiniz demek geçiyor.

Lafın özü şu; benim belirlediğim koşullarda -kısıtlı da olsa- hareket sağlayabilir, haber yapabilir ve tek sesliliğe iman edebilirsin. Basın özgürlüğünü rafa kaldırmamak adına, işte tam da bu noktada bize düşen alternatif planları ete kemiğe büründürmektir. Mesela iliştirilmemiş gazeteciler olarak Güneydoğu Anadolu’ya kendi olanak ve imkânlarımızla haber turu düzenleyebiliriz. Hem böylelikle, ateş yağmuru altında beyaz bayrağını sallarken katledilen (Cizre–23 Mart 1992) meslektaşımız İzzet Kezer’in anısına saygısızlık da etmemiş oluruz.

ALPER TURGUT

Hiç yorum yok: