20 Kasım 2007 Salı

Sürgündeki Halikarnas Mozolesi geri dönsün

“Ölümsüz Pırlanta”nın vatan hasreti sürüyor

Alper Turgut

Dünyanın 7 harikasından biri olan 24 yüzyıllık Halikarnas Mozolesi’nin (Halikarnasos Mausolleum ) çalınarak götürüldüğü İngiltere’den var oluşunun kaynağı Bodrum’a (Halikarnas) dönmesi için 18 ay önce başlatılan kampanya çığ gibi büyüyor. Bodrum Belediyesi, Bodrum Sanatçılar Platformu ve Alternatif Sinema’nın öncülüğünde başlatılan kampanyada şu ana dek 103 bin imza toplandığını söyleyen Av. Remzi Kazmaz, “Sürgündeki mozolenin vatanına dönmesi için Türkiye dışında Avrupa’nın bazı ülkeleri ve Avustralya’da da imza kampanyası sürüyor. Tanzanya ve Yunanistan başta olmak üzere birçok ülke emperyalist devletlerden eserlerini geri aldı. Hükümet teminat verirse hem mozole hem de yurtdışına kaçırılan diğer eserler iade edilebilir” diyor.

Mozole (anıtmezar) kelimesini ortaya çıkaran muazzam anıtın öyküsü kendisi gibi tarihsel dev bir aşka dayanıyor. Karya uygarlığının başkenti Bodrum’da, kral Mausolos’un ( M.Ö 377 - 354), çok sevdiği kız kardeşi Artemisia ile evlenmesi hikayenin başlangıç noktasıydı. (Günümüzde ensest olarak lanetlenen bu ilişki biçimi, kral ve firavunların kendilerini tanrı olarak gördüğü eski uygarlıklarda, soyun bozulmaması için sürdürülen bir ritüel idi) Kral Mausolos’un yaptırdığı ve tarihçilerin daha sonra “Ölümsüz Pırlanta” adını vereceği anıtmezarın (mozole) inşası, O’nun ölümünden sonra biricik aşkı Artemisia tarafından sürdürüldü. Amazonların savaşçı ruhunu taşıyan ve tarihin ilk kadın amirali olan Artemisia, yapının mermerlerini İskenderiye’den (Paros adası) getirtti. Şaheserin daha yüzde 50’si ortaya çıktığında Halikarnas’ın da parası bitmişti.

Anıtmezar, tarihinin çok çok ötesindeydi. Ne de olsa Hindistan’daki Tac Mahal gibi bir aşkın ürünüydü ve eser sonlanmadan Artemisia’nın da ömrü bitti. İki aşığın birlikte gömüldükleri anıtmezar, devrin en ünlü mimarlarının elbirliğiyle çalıştığı ve sanatçıların heykellerle süslediği göz kamaştırıcı bir esere dönüştü. 60 x 80 metre boyutu ve 50 yüksekliğiyle devasa bir görünüme bürünen ve tepesine 4 atlı bir savaş arabası oturtulan Halikarnas Mozolesi tarihteki yerini aldı ve Artemis tapınağıyla birlikte Anadolu’nun çıkardığı iki harikadan biri oldu. Yüzlerce yıl Halikarnas’ı bir inci gibi süsleyen ve ihtişamını sürdüren 36 sütunlu mozole, savaşlar ve afetlerle yıprandı ve her şeyden önemli olan zamana yenik düştü.

Kalıntıları, Bodrum Kalesi’nde kullanıldı. Tarihe meydan okuyan birçok önemli parçası ise Osmanlı padişahı Abdülmecit zamanında büyük bir savaş gemisine bindirilerek İngiltere’ye götürüldü. Çalınarak, yaşam bulduğu topraklardan ayrı düşen paha biçilmez Halikarnas Mozolesi, bugün Dünya’nın üç büyük müzesinden biri olan ve iki sterlin karşılığında gezilen British Museum’da sergileniyor.

Türkiye Cumhuriyeti döneminde mozolenin kaçırılmasına yönelik ilk tepki kendisi de sürgün olan bir sanatçıdan geldi. Halikarnas Balıkçısı mahlasıyla bilinen büyük edebiyatçı Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın İngiliz kraliyet ailesine mektup yazarak geri istediği ve “sizin adınıza biz koruyoruz” gibi ukala bir yanıt aldığı mozole için artık bugün Bodrum’a gönül verenler harekete geçmiş durumda…

Kampanya sadece mozoleyi kapsamıyor, Türkiye'den çeşitli yollarla yurtdışına çıkarılarak Avrupa’daki müzelerde sergilenen tarihi eserlerin tümünü kapsıyor. Gazi Mahallesi olayları ve davasıyla ilgili Kültür Bakanlığı’nca yasaklanan “Gereği Düşünüldü” adlı belgeseli çeken Av. Remzi Kazmaz, geçen yıl ise Antik Halikarnasos Bodrum belgeselini hayata geçirdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın harekete geçmesini ve kaçırılan tarihi eserleri Avrupa Birliği’nden istemesi gerektiğini belirten Kazmaz, “Bodrum sadece kum, deniz, güneş kenti değildir. Aynı zamanda birçok medeniyete beşiklik yapmış ve tarih baba Heredot’u bağrından çıkarmış tarihi bir kenttir.” diye konuşuyor. Bodrum belgeselinin İngiliz BBC, Alman ZDF televizyonlarında gösterildiğini vurgulayan Kazmaz şunları söylüyor: “Bodrum Belediyesi ve Bodrum Kaymakamlığı, ilçeyi açık hava müzesine çevirme kararı aldı. Son dönemde yaşanan yozlaşmadan payını fazlasıyla alan bu mavi cennet yavaş yavaş bitiyor. Bodrum, tarihi eserlerin geri gelmesiyle sit alanı ilan edilebilir. Bu yapılaşmayı ve çirkinliğin sürmesini önler. Böylelikle Bodrum, uzun soluklu bir turizm cenneti olabilir”

İmza sayısının gitgide arttığını ve kampanyaya gönül verenlerin çoğaldığına dikkat çeken Kazmaz, buna karşın AKP hükümetinin hala harekete geçmediğini ifade ediyor. Ellerinde iki plan bulunduğunu belirten Remzi Kazmaz, kampanyanın başarıya ulaşmaması durumunda hukukçuların devreye gireceğini söylüyor. Türkiye’nin, Osmanlı İmparatorluğu’nun boyun eğdiği kapitülasyonlar nedeniyle en önemli ve en tarihi eserlerini emperyalist ve kapitalist ülkelere kaptırdığını anlatan Kazmaz şöyle konuşuyor:

“Bu eserlerin gerçek sahibi Anadolu ve onun topraklarında hüküm sürmüş medeniyetlerdir. Hırsızlama yoluyla tarihi değerlerimize el koymak suçtur. Ve bu suç yüz yıldır işlenmeye devam ediyor. Tarihi eserlerin talan edilmesi, çalınması, izinli, izinsiz götürülmesi günümüzde de devam ediyor. Uluslararası sözleşmeler dahilinde eserlerin bulunduğu ülkelerle görüşmeler yapılmalı. Artık buna dur demeliyiz. Eserlerin iadesi için B planını devreye sokacağız. Sınır Tanımayan Avukatlar ile birlikte ortak hareket edecek olan Bodrumlu 30 avukat, iade için ya İngiltere’deki yerel mahkemelerden karar alıp Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuracak ya da direk hazırlanacak dosyayı AİHM’e yollayacak. Kararın olumlu veya olumsuz olması önemli değil. Uluslararası kamuoyuyla birlikte eninde sonunda Mozolenin ve diğer eserlerin iadesi sağlanacak.”

Cumhuriyet Pazar Dergi

Hiç yorum yok: