10 Kasım 2007 Cumartesi

Barış 'Sonsuz' olsun...

61 yıl önce insanoğlu aklının alabileceği en berbat şeyle tanıştı... Bu öyle bir şeydi ki yüzbinlerce insanı öldürdü, tabii doğayı da... Etkisi kuşaklar boyu sürdü. İnsanoğlu artık eskisi gibi değildi, olamazdı da. Çünkü onlara büyük bir utanç miras kalmıştı: Atom bombası. Heykeltıraş Eşber Karayalçın, ABD'nin tüm dünyanın vicdanında yarattığı bu utanca tepkisini bir anıtla gösterdi. Adını da 'Sonsuz' koydu. Binyılların düşü sonsuz olsun diye.

ALPER TURGUT

İnsan ve doğa üzerindeki etkileri 61 yıldır silinmeyen dram; Hiroşima ve Nagazaki...

Barış Sonsuz olmadı

NOT: "Eşber Karayalçın'ın Japonya'ya gönderdiği heykelde içleri kadın ve erkek figürü şeklinde oyulmuş yan yana iki metal levha yer alıyor. Bu iki metal levhayı birbirine bağlayan ise kadın ve erkeğin birleşen elleri... Heykelin kaidesinde ise şunlar yazılı: 'Sonsuz' adlı bu abide Nagazaki Dünya Barış Sembolü Bölgesi'ne Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti Ankara tarafından 'Türk-Japon Dostluk İlişkilerinin 100. Yıldönümü' anısına hediye edilmiştir. Karayalçın'ın, Hiroşima için yaptığı heykeli ise her yıl binlerce turistin ziyaret ettiği Ürgüp'te sergileniyor. "

Hiroşima'da öleli / oluyor bir on yıl kadar / yedi yaşında bir kızım / büyümez ölü çocuklar (...) / Çalıyorum kapınızı / teyze, amca bir imza ver / çocuklar öldürülmesin / şeker de yiyebilsinler...
Nâzım HİKMET

Güpegündüz, sessizliği yırtarak süzülen savaş uçakları, 61 yıl önce Japonya'nın liman kentleri Hiroşima ve Nagazaki semalarında belirdiğinde, insanoğlu ''atom bombası'' denilen ve etkisi günümüze dek süren kitle imha silahıyla tanıştı. ABD, savaşın karanlık yüzünü, radyasyon denilen illetle birlikte geleceğe taşıdı ve Japonya'daki nesillere bunun manevi talihsizliğini ve genlerin dahi değiştiği tahribatını yüklenmek kaldı. Heykeltıraş Eşber Karayalçın , ABD'nin tüm dünyanın vicdanında yarattığı utanca tepkisini, 15 yıl önce Nagazaki'daki Dünya Barış Parkı için tasarladığı ''Sonsuz'' adlı anıtla gösterdi. Sonra herkesin içini sızlatan bir gelişme yaşandı. Japon hükümetinin, halkına bu yıkımı reva gören ABD'nin yanında Irak işgaline destek vermesi, Karayalçın'ı eserini geri isteme noktasına getirdi. Bugün Japonya, Irak'tan askerini çekti ama eserini barış adına kendilerine teslim eden bir sanatçının ''Katilinizle işbirliği yaptınız'' başlıklı mektubuna yanıt bile vermedi.

Yarın, Küçük Çocuk (Little Boy) adlı uranyum takviyeli ölüm silahını taşıyan B 29 ağır bombardıman uçağının yani nam-ı diğer Enolo Gay 'in, Hiroşima'ya kan kusturmasının yıldönümü... Bir diğer uçak Bocks Car ise Şişman Adam (Fat Man) isimli plutonyum yüklü bombasıyla üç gün sonra 9 Ağustos 1945'de Nagazaki'yi haritadan sildi. Pilotun, ''Aman tanrım biz ne yaptık?'' diye haykırdığı an iş işten geçmişti. İki bomba ilk etapta 150 bin can aldı. Binlerce derece sıcaklık, şok dalgaları, nükleer fırtınalar ve ışınlar, ne var ne yok her şeyi yakıp, yıktı, kavurdu. Bu bir yok oluştu. Nagazaki ve Hiroşima artık yeryüzünün cehennemiydiler. Birkaç ay içinde ölü sayısı 400 bini aştı. Radyasyona maruz kalanlara Hibakuşa (ışın yiyen) dediler. Onlar, sakatlık, hastalık ve ölümü çocuklarına miras bıraktılar.

RADYASYON KÂBUSU

Nagazakili Yoshiaki Fukahori acının resmini çiziyor; ''Bazıları kurtulanların ölenlerden daha şanlı olduğunu söylüyor ama gerçekten öyle mi? Radyasyona maruz kaldığımda küçük olduğum için sağlığımın geleceği konusunda büyük bir kuşku içindeyim. Karım da kurbanlardan biri ve hasta... Ebeveynler olarak, ikinci kuşak kurbanlardan olan çocuklarımızın geleceğinden kuşkuluyuz... Benim çocuklarım, sağlıklı çocukların anne ve babası olabilecekler mi? Ailemin üçüncü kuşağı yaşayacak mı?''

Samurayları, Geyşaları, Kamikazeleri ve bin bir türlü geleneğiyle nefes alan bir ulus, onur için hayatı sonlandıran (harakiri) bir ritüele sahip bu halk, yakın tarihin savaş taciri ABD karşısında diz çöktü. Silkinip ayağa kalkmakta gecikmediler. Arı gibi çalışıp, günümüzün teknoloji devi oldular. Savaşın kapkara izini zihinlerde kaybetmemek, hiç ama hiç unutmamak ve barışı hakim kılmak için Atom Müzeleri , Barış Parkları açtılar, her yıldönümünde alanlara koştular. Japon hükümetinin, Irak Savaşı'nın ardından binlerce kilometre uzağa, işgal ordusuna asker göndermesi, hem dünyanın hem de kendi halkının tepkisini çekti. Japonya'nın tarihinde bu utanç ilk değildi. Çin işgali sırasında yaşanan sistematik tecavüz vakaları ve kadınların seks kölesi olarak kullanılması hala gündemdeydi ve bu yüz kızartan savaş suçu, kurbanlar, çocukları ve onların çocukları şahsında hala kanayan bir yarasıydı.

SANATÇILARDAN BARIŞ ÇAĞRISI...

Heykeltıraş Karayalçın, 1960 yılında Bursa'da doğdu. Önce TED Ankara Koleji'ni ardından da İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (MSÜ) Heykel Bölümü'nü bitirdi. 1991 yılında henüz 31 yaşındayken Nagazaki'deki Dünya Barış Parkı'na 'Sonsuz' isimli anıtı yaptı. Bugüne dek bir çok kişisel sergi açan, karma ve grup sergilerine katılan heykeltıraş Eşber Karayalçın, ''Katliam ve savaşa karşı 16, 17 ülkeden heykeltıraşlar, barışın kalıcılığına anıtlarıyla katkı yaptılar. Ben de iki ayda tamamladığım iki metreye iki metre boyutunda, genişliği 15 santim olan eserimi, Mart 1991'de Japonya'ya gönderdim. Nagazaki Belediyesi'nin davetlisi olarak açılışa gittim. İstanbul'da başka bir sanatçının yaptığı heykel ise Hiroşima'daki parka gitti. Hiroşima için 2000 yılında yaptığım heykel ise her yıl on binlerce Japon turist ağırlayan Ürgüp Belediyesi tarafından istendi'' diye konuşuyor.

Japonya, Irak'taki işgal ordusuna askerlerini gönderince tepki gösterdiğini vurgulayan Eşber Karayalçın şunları söylüyor: ''Bir buçuk yıl önce Japonya Büyükelçiliği'ne yazı yazdım. 'Anıtı katliam ve savaşa karşı olduğum için verdim. Siz ise katilinizle işbirliği yaptınız. Japon askerleri, Irak'tan çıkana ve sizler, Irak halkından özür dileyene dek ya yontumu kara kutu ile kapatın ya da iade edin.' dedim. Ne dilekçeme yanıt verme nezaketi gösterdiler ne de heykelimi geri gönderdiler. Bugün belki askerlerini geri çektiler ama aynı zamanda haksız bir savaşa omuz vererek tarihe geçtiler.''

İşgal ordusu hala Irak'ta... İsrail askerleri, Filistin ve Lübnan'da can almayı sürdürüyor. İkinci dünya savaşından bu yana değişen bir şey yok. Dün Dresden 'de (Almanya) bugün Kana 'da (Lübnan) ölüm taşıyor uçaklar. 61 yıl öncesinde olduğu gibi bombalar yağıyor, insanlığın üzerine... Atom bombası, hidrojen bombasına çevriliyor, kimyasal silahların üretimi durmuyor. Nükleer güç gösterisi tüm doğayı tehdit ediyor. Fosforlu bomba, napalm, kıtalararası balistik füze... Savaşın kanlı oyuncaklarının arasına yenileri katılıyor. Ancak bin yılların düşü barış, bekleniyor büyük bir umutla her şeye karşın... Sonsuz olsun diye

Cumhuriyet Hafta Sonu / 05-08-2006

Hiç yorum yok: