24 Temmuz 2009 Cuma

BASIN BAYRAMI'NDA 29 GAZETECİ CEZAEVİNDE



TGS, basında sansüre direnişin 101'inci yıldönümünde, siyasi iktidarların sansürü ile medya patronlarının çıkarlarına hizmet eden otosansüre karşı mücadele ihtiyacının yoğunlaşarak arttığını belirtti.


Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) 24 Temmuz Basın Bayramı dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada şöyle dendi:

Türk medyasında sansüre ilk direnişin 101’inci yıldönümünde, siyasi iktidarların kanunlardan güç alarak uyguladıkları sansür ile medya patronlarının çıkarlarına hizmet eden otosansüre karşı mücadele ihtiyacı yoğunlaşarak artmaktadır.
Günümüz koşullarında sansür ve otosansüre karşı mücadele, meslek ilkelerine sahip çıkan gazeteciler ile onların temsilcileri olan gazeteci cemiyetleri ve sendikası tarafından yüreklice yürütülmekte, baskı, tehdit ve şantajlarla susturulmuş kimi medya sahipleri çaresizlik içinde kaderini beklemekte, diğer bir grup medya sahibi ise siyasi iktidarlara yandaşlık yaparak kamuoyunu kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirme misyonunu sürdürmektedirler.


2009 yılının ilk 6 aylık verilerini değerlendirdiğimizde, Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu ile yargılama usulünde yapılan değişikler nedeniyle 29 basın emekçisinin halen cezaevlerinde tutuklu olarak bulunduğuna, toplam 8 gazete ve dergi hakkında 11 kez 1’er ay süreyle kapatma cezası verildiğine tanık oluyoruz.
Bu utanç verici vahim tablo, mevcut siyasi iktidarın eseridir. Gazeteciler için onur nişanı olan fikir suçlarından verilen cezalar, siyasi iktidarın utanç belgesi olarak sallanmaktadır. Sansüre karşı mücadele eden, siyasi iktidarın baskılarına karşı direnme ve eleştiri hakkını kullanma cesareti gösterebilen gazeteciler ve aydınlar hakkında verilen tutuklama kararları, açılan yüzlerce soruşturma ve davalar, demokratik toplumun geleceğini tehdit eder niteliktedir.


Siyasi iktidarın temsilcilerinin, medyayı kendi belirlediği çizgide hareket etmeye zorlama gayretleri, bizzat hükümet üyeleri tarafından verilen demeçlerle de kamuoyuna yansımaktadır. Bu tür saldırgan ve hedef gösterici demeç verme politikasının sonuçlarını, gazetecilerin akreditasyon uygulamalarıyla haber ve bilgiye ulaşmasının engellenmesinde açıkça görebiliyoruz.


Ayrıca kamuoyuna hitaben yapılan bu tür açıklamalar, kamu görevlilerince ve partililerce doğrudan doğruya talimat olarak algılanabilmekte, kimi zaman da yargı bağımsızlığını etkileyecek bir tarz alabilmektedir.

Bu yılın ocak-haziran döneminde, en az 25 gazeteci, farklı siyasi görüşlerdeki kişi ve gruplar, siyasi parti temsilcileri, belediye görevlileri ya da güvenlik güçlerince tehdit edildi, bu kişilerin fiili saldırıları sonucunda yaralandı veya görevlerini yerine getirmekten alıkonuldular.

Diğer yandan, medyanın, kendi iç sorunlarına, basın emekçilerinin verdiği sendikal hak ve editoryal bağımsızlık mücadelesine karşı uyguladığı sansür de mesleğin yüz karası olarak tarihe geçmiştir.

Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın, atv ile Sabah gazete ve dergi grubunda, Halk TV’de, Olay gazete ve televizyonundaki örgütlenme ve toplu iş sözleşmesi mücadelesi karşısında, duyarlı, demokratik ve bağımsız yayın organları dışındaki yaygın Türk medyası ne yazık ki üç maymunları oynamaya devam etmektedir.

TGS olarak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği kararlar çerçevesinde, “toplumu sarsıcı ve şoke edici nitelikte bile olsa –şiddet çağrısı içermediği müddetçe– her türlü görüş açıklamanın basın ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine” inanıyor ve mücadelemizi bu doğrultuda sürdürüyoruz.

Gerek medya sahiplerini gerekse siyasi iktidarı, “kendilerine demokrat” tavırlarından vazgeçmeye, diktatörlük eğilimlerine hizmet etmek yerine, gerçek ve mutlak anlamda demokratik yaşamın oluşturulmasına katkı sağlayacak bir zihniyet ve davranış değişikliğine girmeye çağırıyoruz.

İşçi sınıfının bir parçası olan basın emekçilerinin, aynı sorumluluk bilinciyle TGS çatısı altında sendikal örgütlenmelerini yaygınlaştırmaları, medya sahiplerinin demokrasinin gereklerine uygun hareket etme ve sendikal haklara saygı duyma sürecini de hızlandıracaktır.

Bu vesileyle, sansüre ve otosansüre karşı mücadele etme cesaretine sahip tüm basın emekçilerinin, sendikal örgütlenmeye katılma cesaretini de gösterebileceklerine inanıyoruz.

Saygılarımızla.


Medyatava'dan...

Hiç yorum yok: