25 Mart 2010 Perşembe

Evlenmek, boşanmak ve günah keçisi Facebook




ABD’de Facebook’un boşanma nedenleri arasında sayılması ve bunun giderek artan bir ivme izlemesiyle ilgili soru soran kadın dergisi “Seninle”ye verdiğim yanıt;


“Facebook, evlilik kurumunu derinden sarsan sanal bir çılgınlıktır. Böyle saçma sapan bir önerme olabilir mi? Kesinlikle hayır. Boşanmak mevzubahisse tükenen aslen ilişkidir, böylesi bir durumda Facebook da olsa olsa günah keçisi olur. Ya da koskocaman soyut bir bahane... Sebep bambaşkadır, adını koymak gerek. Misal kıskançlık... Peki, anlayışsızlık nasıl? İsterseniz, kuruntu, sabit fikirlilik ve dahası da var. Evlilik kurumu, insanların özgürlüklerini kısıtlayan, kompleksleri açığa çıkaran, çiftlerin birbirini gönüllü-gönülsüz zapturapt altına aldığı bir işlevselsizlik ile resmedilecekse şayet, muhakkak bir tükeniş ve çırpınış sürecine girilmiştir. “Biz”i ister istemez unutan ve zamanla “sen” ve “ben” şeklindeki adı konulmamış bir rekabete dönüşüveren birliktelikten artık ne hayır gelir? Gelmez, gelemez...

“Makyaj malzemelerin benden daha önemli mi?”, “Tuttuğun takım mı değerli yoksa ben mi?” gibi sorular ile senin ailen, benim ailem minvalindeki sayıklamalar ve bilcümle gereksiz ayrıntı varken Facebook’un suçu olsa kaç yazar. Üstelik Facebook’ta her şey sere serpe... Asla bir koruma kalkanı yok... Herkes birbirini tanıyor, ilişki durumunu biliyor, fotoğraflarını görüyor ve paylaştığı videolardan karakter tahlili yapabiliyor. Yaşı, işi, hobileri, dini, siyasi görüşü... Her şey ayan beyan... Merak kediyi öldürür de, insanın yakasını rahat bırakır mı? İlkokul arkadaşını buluyor biri, diğeri eski sevgilisini... Eskiden neydi, bugün ne hale geldi? Statü, medeni hal, ulaştıkları mertebe... Asıl kıskançlık, çiftler arasında yaşanan değil, bireyin içinde saklanan oluyor. Ve ister evli, ister bekâr, bir noktadan sonra hepimiz iliğimize dek yalnızız. O yüzden hatırlanmayı diliyoruz, en büyük korkumuz ise fark edilememek. Kurt olmak cesaret ve maharet ister, bizimse tek derdimiz ve telaşımız sürüden kopmamak, gerisi laf-ı güzaf...” Alper Turgut

3 yorum:

baris.P dedi ki...

sevgilerimle yazilarinizi okumaya devam baris

manyakaşkıngelini dedi ki...

Harika beklediğim yazıda buydu teşk ederim.

Adsız dedi ki...

uzun zamandır yazılarınızı okumuyordum,bu yazı bir geri dönüş benim için.doğru bir tespit:)