Alper Turgut
Cezaevlerindeki siyasi tutuklu ve hükümlülerin ortaklaşa çıkardığı el yazması yayınların dışarıya ulaşabilmiş bazı sayıları “Tutsak Dergiler” adıyla kitaplaştırıldı. Ceza, sansür, toplatma ve imha uygulamalarına karşın yılmayan “Cezaevi Basını”nın ürünü olan kitabın, dünyada herhangi bir örneği ise bulunmuyor.
Cezaevlerindeki siyasi tutuklu ve hükümlülerin ortaklaşa çıkardığı el yazması yayınların dışarıya ulaşabilmiş bazı sayıları “Tutsak Dergiler” adıyla kitaplaştırıldı. Ceza, sansür, toplatma ve imha uygulamalarına karşın yılmayan “Cezaevi Basını”nın ürünü olan kitabın, dünyada herhangi bir örneği ise bulunmuyor.
Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği TAYAD) üyesi ailelerin katkıda bulunduğu kitap, Boran Yayınları’nca çıkarıldı. Tekirdağ, Kandıra, Sincan ve Edirne F tipi cezaevlerinde erkek, Gebze ve Uşak cezaevlerinde ise kadın siyasi tutuklu ve hükümlüler, siyaset, mizah, kültür ve sanat içerikli 17 ayrı dergiyi hayata geçirdiler. “Masala”, “Itır”, “Feşmekan”, “Yürek Çağrısı”, “Nail İbo”, “Berdan’dan Berkan’a”, “Vız Gelir”, “Gomedi”, “Cansuyu”, “Aile Postası”, “Zeybek Ateşi”, “Genç Düşünce”, “Sevgi”, “Zafer Yolunda İleri”, “Feda”, “Nüktedan” ve “Şafaktan Önce” adlı bu dergilerin arasına kitap baskıya girerken en son “Komün” katıldı. Bazıları 50. sayıya ulaşan dergiler, herkesin okuyabilmesi için İnternet sitelerinde de yerlerini alırken seçkilerin bir bölümü ise İngilizceye çevrildi.
Kitapta, 12 Eylül Cuntasıyla başlayan cezaevinde periyodik dergi çıkarma geleneğinin, F tipi cezaevlerindeki tecrit politikasına duyulan tepki nedeniyle yaygınlaştığı ve çeşitlenip, yetkinleştiği belirtiliyor. Şiir, fıkra, öykü, karikatür, resim, anı, deneme, yorum, haber-araştırma, inceleme hemen hemen her konuda akıl yoran, kalem oynatan mahkumlar, hem dışarıdaki gelişmeleri resmedip hem de içerdeki yaşamı anlatan eserlere imza atıyorlar. Ayrı cezaevlerinin farklı muhalif dergileri bazen birbirleriyle röportaj yapıyor, bazen de dışarıdan gelen mektuplara sayfalarını açıyorlar. Dergilerde yok yok. Cezaevindeki yeni icatlar, burçlar, editör köşesi, künye, ilan panosu… Ekonomiden sinemaya, eğitimden televizyona, müzikten politikaya, tarihten popüler kültüre dek uzanan geniş bir yelpazede eleştiri, tartışma ve açıklamalara yer veriliyor. Tam teşekküllü acar muhabir Ferit’in haberleri, Gazeteci Yazar Yanar Döner ile Zihni Fikrikarışık’ın yorumları, Höşmenim Abi tiplemesi, mahpushane haberlerini ulaştıran kulağı delik fare nam-ı diğer Logar Cini Çeto, dergilerin mizah yükünü yüklenmiş görünüyor. Tam ortasında kalem bittiği için renk değiştiren yazılarıyla, rengarenk boyalarla desteklenen fotoğraf, montaj ve kolajlarla süslenen sayfalarıyla ve ilginç kapak ve logolarıyla cezaevi dergileri artık elimizin altında…
BİR DERGİ NASIL HAZIRLANIR
Yazı kadroları, ölüm orucu eylemi, tahliye ve tutuklamalar nedeniyle sürekli değişen dergilerin hazırlanışı da binbir zahmet ve emek istiyor. Örneğin bir derginin yeni sayısı hakkındaki görüşlerini belirtmek için tüm tutuklular, düşüncelerini küçük kağıtlara yazıp bir kesmeşeker büyüklüğüne getirinceye dek büküyor. Bükülmüş kağıtlar daha sonra naylonla sarılıp, iplerle bağlanıyor ve havalandırma duvarlarını aşmak için topa dönüştürülüyor. Böylelikle düşünceler kolektif bir yayın adına çatıları aşıp, yazı kurulundaki tutuklu ve hükümlülerin hücrelerine ulaştırılıyor. Sonra kafa kafaya verilip konular belirleniyor, görev dağılımı yapılıyor ve tekrar top yağmuru başlıyor. Burada sözü gönüllü gazetecilere, tutuklu ve hükümlülere bırakalım:
“Her hücredeki yazar, işkenceye dönüşen sayımlar, talana dönüşen aramalar, keyfi baskı ve dayatmaların bitmediği koşullarda; ziyaret ve avukat görüşleriyle, her gün birkaç kez atılan protesto sloganları arasında yazısını yazdı.”
TAYAD’lı ailelerin anlatımlarına göre; Dergilerin hepsi elle yazıldı, karbon kağıdı yasak olduğu için elle çoğaltıldı. Yağmurlu havalarda çamura bulandı, aramalarda yırtıldı, el konuldu. Tüm bu aşamaların ardından bir araya getirilen 40, 50 hatta 100 sayfayı aşan yazmalar, iğne iplikle ciltlendi. Taze ve kuru soğan kabuğu ile tıbbi ilaçlar ve oraletten elde edilen boyalar sayfalara can verdi. Dergilerin basımında sakız ve reçel kullanıldı. Kapak için ise çoğu kez süt kutusundan yararlanıldı. Ardından diğer tutuklulara ulaştırıldı ve dışarıya gönderilmesi için cezaevi yönetimine teslim edildi. Dergilerin başına gelen aksilikler bitecek gibi değildi. Çünkü sıra “Mektup Okuma Komisyonu”ndaydı. Dergilerin birçok sayısı komisyona takıldı, “sakıncalı” bulundu. Bunlardan ancak yarısı özgür kalabildi. Dışarı ulaşabilen dergilerin hali ise bazen içler acısıydı. Nice karikatürün balonları karalanmış, paragraf, cümle ve kelimeler “sansür”lenmişti.
“Her hücredeki yazar, işkenceye dönüşen sayımlar, talana dönüşen aramalar, keyfi baskı ve dayatmaların bitmediği koşullarda; ziyaret ve avukat görüşleriyle, her gün birkaç kez atılan protesto sloganları arasında yazısını yazdı.”
TAYAD’lı ailelerin anlatımlarına göre; Dergilerin hepsi elle yazıldı, karbon kağıdı yasak olduğu için elle çoğaltıldı. Yağmurlu havalarda çamura bulandı, aramalarda yırtıldı, el konuldu. Tüm bu aşamaların ardından bir araya getirilen 40, 50 hatta 100 sayfayı aşan yazmalar, iğne iplikle ciltlendi. Taze ve kuru soğan kabuğu ile tıbbi ilaçlar ve oraletten elde edilen boyalar sayfalara can verdi. Dergilerin basımında sakız ve reçel kullanıldı. Kapak için ise çoğu kez süt kutusundan yararlanıldı. Ardından diğer tutuklulara ulaştırıldı ve dışarıya gönderilmesi için cezaevi yönetimine teslim edildi. Dergilerin başına gelen aksilikler bitecek gibi değildi. Çünkü sıra “Mektup Okuma Komisyonu”ndaydı. Dergilerin birçok sayısı komisyona takıldı, “sakıncalı” bulundu. Bunlardan ancak yarısı özgür kalabildi. Dışarı ulaşabilen dergilerin hali ise bazen içler acısıydı. Nice karikatürün balonları karalanmış, paragraf, cümle ve kelimeler “sansür”lenmişti.
CUMHURİYET PAZAR DERGİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder